Yıva boyunun Divân-ı Lügati’t-Türk’e göre tanımlanmış tamgası.
Boyun Anlamı Reşidedin’de
“atları yüksek ve aynı zamanda hünerli olan.” Yazıcıoğlu’nda “mertebesi
herkesten üstün olan”[1],
Ebülgazi’de “mertebesi bülend” ongunu ise “beyaz şahin” yani “Toygun” olarak
verilmiştir.[2]
Yıvalar Oğuz boyları arasında sosyal konumları itibariyle yirmi üçüncü
geliyorlardı. Lakin Selçuklular’ın yükselişi, Kınık boyu gibi, bu kabilenin
talihini de tamamen değiştirmiştir.
Selçuklu İmparatorluğunun
kuruluşundan itibaren başlayan tarihimizde Yıva boyu büyük roller oynamış ve bu
vesilelerle adı tarihî kaynaklarda ve arşiv vesikalarında zikrolunmuştur.[3] Lakin
Yıvalar’a şimdiye kadar bilim dünyasında verilen önem onlara, Reşideddin’in
verdiği kıymetten farklı olmamıştır. Bu boy tarihteki büyük şöhretine rağmen bilim
dünyasında o kadar az tanınmıştır ki, bu sebepten yazımızın başlığında onun,
bir Oğuz boyu olduğunu belirtmek zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Türk fetihlerine
büyük bir kütle halinde katılan Yıvaların tek bir lider etrafında değil,
muhtelif boy beylerinin emri altında bulundukları anlaşılıyor.[4]
Türkmen topluluğu
arasında Hayl-Yıva şeklinde bir oymak görülüyor. Bu kelimenin Arapça atlar ve
atlı sınıfı demek olan hayl kelimesi olup olamayacağını bilemiyoruz. Kanunı’nin
ilk hükümdarlık yıllarında bu Yıva oymağı Emet Kethüda’nın emrinde olup, 200
çadırdan müteşekkildir.[5] II.
Selim devrinde nüfusu bir hayli artan Yıva oymağı beş kola ayrılmıştır. Bu
kollardan birinin Yağmur ve Yellüce adlı ekinliklerde yerleştiği görülüyor. XVII.
yüzyılın ortalarına doğru bu Yıvalar’dan ancak 150 çadırlık bir kol eski
yaşayışını sürdürmekte idi.
[1] Sümer, a.g.e., s.343.
[2] Ebulgazi Bahadır Han, a.g.e., s.52.
[3] Sümer, a.g.e., s.343.
[4] Sümer, a.g.e., s.346.
[5] Gündüz, a.g.e., s.19.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder