Bayat boyunun Divân-ı Lügati’t-Türk’e göre tanımlanmış tamgası
Bayatlar Oğuzlar’ın 24
boyundan biridir. Bozoklar’ın Gün-Hanoğulları koluna bağlıdır. “Devleti ve
nimeti bol, devlet ve nimet sahibi” manasına gelen Bayat boyunun ongunu
(sembolü) şahin, şölenlerdeki et payları “sağkarı yağrın” (sağ kürek kemiği)
kısmıdır. Kaşgarlı Mahmud Divanü Lügati’t-Türk’te Oğuz boylarının dokuzuncusu
olarak Bayat boyunu göstermiştir.[1] Ebulgazi
ise Bayat boyunun anlamının “devletli” ongununun ise “baykuş” olduğunu
belirtir.[2]
Oğuzların sağ kolunda
bulunan Bayat boyu ekseri Oğuz hanlarının çıktığı dört Bozok boyundan biridir.
Diğer Oğuz boyları gibi Sir Derya (Seyhun) Nehri kıyılarında ve kuzeydeki
bozkırlarda yaşayan Bayat boyu İslamiyetten önceki tarihinde Korkut Ata (Dede Korkut)
ile temsil edilmiştir. Bayat boyundan Kara Hoca’nın oğlu Korkut Ata akıllı,
bilgili ve keramet sahibi bir insandı. “Ala atlı kiş tonlu” Kayı İnal Yavku ile
ondan sonra gelen hükümdarlar devrinde çıkan birçok zor siyasi meseleler,
Korkut Ata’nın dirayeti sayesinde halledilmiştir.[3]
Diğer Oğuz boyları gibi
İslam dinini kabul eden Bayat boyunun bir kısmı 11. yüzyılda Selçuklu
hükümdarları idaresinde Horasan ve İran üzerinden Anadolu ve Suriye’ye
geldiler. Anadolu’ya gelenlerin bir kısmı uçlara yerleştiler. Bir kısmı ise
göçebeliği bırakarak Batı ve Orta Anadolu’da köyler kurdular. Bu bölgelerde
görülen ve bazısı günümüze kadar gelmiş olan yer adları Bayat boyunun Anadolu’ya
yerleştiği devirlere aittir.[4]
Oğuzlar X. ve XI.
Asırlarda Türk dünyasını temsil eden beş büyük kavimden biri idi. Bu dönemde
Oğuzlar Hazar Denizi’nden Sır-Derya Irmağı’nın orta yatağına değin olan yer ile
bunun kuzeyindeki bozkırlarda yaşıyorlardı. Bayatlar dört Bozok boyu arasında
birinci mevkide bulunan Kayılar’dan sonra gelirlerdi. Toplantılarda, şölenlerde
orduda Bayat Beyi’nin yeri, Han’ın sağında ilk mevkidir.
Oğuz ordusunun Bozoklar’dan
kurulu sağ kolunu Bayat Beyi kumanda ederdi. Şölenlerde Han ve Yabgu ile
birlikte koyunun en iyi yerini yiyebilirdi. Etin en iyi yerini yemek Türklerde
saygınlık derecesi açısından önemlidir. Diğer Oğuz boyları gibi Bayatların da
silah, eşya ve hayvanlarına vurdukları damgaları vardı.[5]
Bayatlar, bilindiği
üzere, tarihimizde manevi şahsiyetler yetiştirmiş bir boydur. Oğuzlar’ın meşhur
devlet ve din adamı Dede-Korkut Bayatlar’dan olduğu gibi, ünlü şair Fuzuli de
bu boya mensuptur. Cem-Sultan adına Osmanlı hanedanının Oğuz Han’a kadar çıkan
efsanevi ataları hakkında Cam-ı Cem-ayin adlı bir kitap yazan Mahmud oğlu Hasan’ın
da yine bu boydan olduğunu biliyoruz.[6]
Selçuklu devir
kaynaklarında ancak bir kaç Oğuz boyundan bahsedilir. Bu arada Selçuklu
emirlerinden Ak-Sunkur ul-Buhari’nin 513 (1119) yılında Basra’daki naibi Sunkur’un,
el-Bayati nisbesini taşıdığını görüyoruz.[7] Ancak bu
nisbeye ilaveten et-Türkmanı nisbesinin olmaması, bizi, bu nisbenin Bayat
boyundan geldiğinde tereddüde düşürmüştür.
Diğer taraftan Bağdat’ın
güney doğusunda Tib çayının kaynağına yakın bir yerde bulunan, İran’ın Luristan
eyaletindeki Bayat kalesinin taşıdığı adın o zamanlar mevcut olmadığı
anlaşılıyor. Hamdullah-i Kazvini de bu kale XII. yüzyıl sonlarındaki hadiseler
dolayısı ile geçiyor.[8] O zaman
kalenin hâkimi bir Türk İdi. Bu zamanlarda söz konusu bölge ile Huzistan’ın
Avşarlar’ın elinde olduğunu biliyoruz. Bu izahlar ile bu kalenin, adını Bayat
boyundan almış olması daha gerçekçi olmaktadır.
Orta Asya’da kalan, Bayat
boyuna mensup bir kısım oymaklar ise, 13. yüzyılda Moğol istilasından kaçarak,
Doğu Anadolu, Suriye ve Irak’a geldiler. 14. yüzyılda Kuzey Suriye’de, Bozok
kolunun Avşar ve Beydilli boylarıyla birlikte yaşadılar. Yaz aylarında, yaylak
olarak, Anadolu içlerine göçtüler.[9]
Kuzey Suriye’de bulunan,
Avşar ve Beğdilli boylarıyla birlikte 40.000 çadırdan fazla olan Türkmenlerin
Bozok kolunu meydana getiren Bayatlar, bazı siyasi hadiselere katıldılar. Büyük
bir ihtimalle Dulkadiroğulları Beyliğini kurdular. Maraş ve Elbistan bölgesinin
yeniden iskânına katıldılar. 15. yüzyılın başlarında, Kara Tatarlardan boşalan
Yozgat ve komşu yörelerde, Bozok oymakları yurt tuttu. Bunlar arasında,
kalabalık sayıda Bayatlar da vardı. Bu Bayatlar, kışın Kuzey Suriye’ye
gittikleri için, Şam Bayatı adını aldılar.
Bozok’ta (Yozgat ve
civarı) kalan Şam Bayatı kolu ise, çiftçilik yaptığı arazide bilindiği kadarı
ile geçici yerleşim yerleri köyler kurarak, tamamen yerleşik hayata geçtiler.
Bayatların önemli bir kolu da, 15. yüzyılın sonunda Akkoyunlu fethi üzerine,
İran’a göç etti. Bunların bir kısmı Azerbaycan’da, bir kısmı da Hemedan’ın
güney doğusundaki Kezzaz ve Girihrud yöresinde yerleşti.
Akkoyunlu Devleti’nin
yıkılmasından sonra İran’a hâkim olan Safeviler’in hizmetinde, birçok Türkmen
topluluğu gibi, önemli miktarda Bayat da vardı. Cins atlar yetiştiren ve 10.000
çadırdan ibaret olan bu Bayatların beyleri, Şah Abbas tarafından Azerbaycan’daki
sancaklara tayin edildi.[10] Aynı
yüzyılda Horasan’da Nişabur bölgesinde de Bayatlar yaşıyordu. Ancak, bu
Bayatların Türk olmayıp Moğol asıllı oldukları anlaşıldı. Onlara, Kara Bayat
adı verildi. Asıl Bayatları bunlardan ayırt etmek için, Akbayat veya Özbayat
denildi.[11]
Şam Bayatı’nın, bir kısım
Akçalu (Ağçolu) ve Akçakoyunlu (Ağçakoyunlu) boylarının kollarıyla birlikte,
Kaçar boyunu teşkil ettiler.[12] 15.
yüzyılın sonlarına doğru Kuzey Azerbaycan’daki Gence yöresine giden Kaçarların
bir kısmı, 17. yüzyılın başlarında İran’ın Esterabad yöresine göç ettirildi.
18. yüzyılın son çeyreğinden başlayarak, 1925 senesine kadar İran’ı idare eden
Kaçar Hanedanı, bu Kaçar koluna mensup olup Şam Bayatı’ndan çıkmış olması
mümkündür.
Anadolu’ya gelince, XVI.
yüzyıldaki tahrir defterlerinde, Bayatlar’a ait 42 yer adı olup, bunların hepsi
de, diğer boylarınki gibi, Anadolu’nun orta ve batı bölgelerinde bulunmaktadır.
Bayat yer adlarından çoğu zamanımıza kadar gelmiştir.[13] Bu yer
adlan. Bayatların Anadolu’nun fethine katılmış olduklarını gösteriyor. Bu yer
adlarından başka, XIV. yüzyıldan beri Kuzey-Suriye’deki Türkmenler arasında pek
mühim bir Bayat kümesinin yaşamakta olduğunu biliyoruz. Diğer taraftan XVI.
yüzyılda Batı ve Güney-Batı Anadolu’da henüz yerleşmemiş bu adda bazı küçük
oymaklar da görülmektedir.
Daha önce de söylendiği
gibi, XIV. yüzyılda Kuzey-Suriye’de yaşayan büyük Türkmen topluluğunun Boz-Ok
kolunu başka üç boy, yani Bayat, Avşar ve Beğ-Dili boyları teşkil ediyordu. Mezkûr
asırdan itibaren kendilerinden bahsedilmeye başlanan Dulkadiroğulları, İnaloğulları,
Köpek-oğulları, Gündüzlüler, Kut-Beği oğulları, Bozca-oğulları gibi, ailelerin
bu üç veya iki (Bayat-Avşar) boydan çıktıkları anlaşılıyor.[14]
Bu ailelerin en büyüğü
olan Dulkadiroğulları’nın, hizmetinde daima Bayatlar görülmektedir ki, bu husus
esasen Boz-Oklar’dan olduğu kesin olarak bilinen bu hanedanın Bayat’tan
İndiğini çok büyük bir ihtimal ile ortaya koyuyor. Ayrıca yine Boz-Oklar’dan
olan İnaloğulları’nın da Beğ-Diliye değil ise, bu boya mensup olduğu
muhakkaktır.[15]
Bayatlar’dan geldiğini kesin olarak bildiğimiz aile İse Bozcaoğulları’dır.
801 (1399) yılında Sultan
Berkuk’un ölümü üzerine yerine oğlu Ferec geçti. Bu sırada Bayatlar, Haleb bölgesindeki
Türkmen topluluğunun kalabalık bir kısmım teşkil ediyorlardı. Onlar Sultan
Berkuk’a karşı hâkimiyet mücadelesine girişmiş olan Türk Mintaş’ın taraftarları
arasında yer almışlardı.[16] Haleb
vahşi Çolpan Bayatları kendi tarafına çekmek istedi ise de başardı olamadı.
Bunun üzerine Bayatlar’ın obalarına baskın yaptı, bir hayli davar ele geçirdi.
Fakat Bayatlar Mıntaş’dan ayrılmadılar.
Ferec, yiğit bir genç
olmakla beraber siyasi zekadan mahrumdu. Bu sebeble Ferec’in bütün hükümdarlık
devri bilhassa Şam valisi Şeyh el-Mahmudi, Çekim ve Nevruz gibi emirlere karşı
mücadele etmekle geçmiştir. 807 (1404-1405) yılında Haleb valisi Demir-Taş,
Antakya hâkimi Türkmen Doğancı-oğlu Faris’in üzerine yürüdüğünde yanında
müttefiki olarak Ramazan-oğlu Ahmed Beğ ile Dulkadirlı ailesinden Halil Beğ
oğlu Alâeddin Ali Beğ vardı.[17] Alâeddin
Ali Beğ’in buyruğunda Bayatlar ve İnallular bulunuyordu. asi emirlerden Çekim,
Doğancı oğlu’nun yanına sığınmıştı.
Yapılan çarpışmayı
Demir-Taş, müttefikleri Ahmed ve Ali beğler sayesinde kazandı. Sultan Ferec
ertesi yıl Çekim’e Halep valiliğini verdi. Bir kaç yıldan beri sultan olmak
gayesini taşıyan Çekim, 809 (1406) da “el-Melik ul-adit” unvanı ile kendini
sultan ilan etti ve Fırat’tan Gazze’ye kadar olan yerlerde adına hutbe okuttu.[18] Nitekim
Türkmenler tehlikeli bir unsur sayarak onlara karşı harekete geçti. Bunun
sonucunda Avşar, Bayat ve İnallular’dan kalabalık kollar Ak-Koyunlu beyi
Kara-Yülük Osman’a sığınmak zorunda kaldılar. Ancak Çekim’in aynı yılda
Kara-Yülük ile yaptığı savaşta öldürülmesi üzerine bunlar tekrar Halep
çevresindeki yurtlarına döndüler.
811 (1409) yılında asi
emirlerden Nevruz İle savaşıp onu yenen Haleb valisi Demir-Taş’ın yanındaki
Türkmenler arasında Bayatlar da vardı. Aynı yılın son ayında ise Ferec
tarafından affedilen Nevruz ile Şeyh arasında asi ırmağı kıyısında yapılan
savaşta Bayatlar’ın Avşarlar ile birlikte Nevruz’un ordusunda bulunduğunu
biliyoruz. Vuruşma esnasında Bayatlar’ın başında bulunan Bozca-Beğ, ırmağa
düşerek boğulmuştu. Bu tarihten sonra Bayatlar’ın başında bulunan aile bu beye
izafeten (Bozcakı, Bozca-oğulları) anılmaya başlanmıştır.
814 (1411-1412) yılında
Şeyh, Ferec tarafından affedilip Haleb valiliğine tayin edilmişti. Aynı yılın
Cumade’l-ahire ayının sonunda Amik’e gelen Şeyh, burada Bayatlar’ı, Türkmen
Sakalsızoğlu’nu, Doğancı-oğlu’nu maiyyetine aldıktan sonra Gündüz-oğlu Ömer Beğ
üzerine yürüyerek onu bozguna uğrattı. Ertesi yıl Ferec’in öldürülmesi üzerine
Şeyh, sultan oldu.[19] Şeyh’in
sultan olması ile dâhili mücadeleler sona erdi ve Memluk devleti eski kudretini
kazandı.
821 (1418) yılında Kara Koyunlu
hükümdarı Kara Yusuf’un Ak-Koyunlu beyi Kara Yülük Osman’ı kovalayarak Halep’in
kuzeyine kadar gelmesi sebebi ile orada yaşayan İnallılar, Bayatlar ve Avşarlar
Tarablus yöresinden Safita’ya kaçtılar. Bunun sebebi ise onların Kara-Yülük
Osman beğ’in Kara Yusuf’a ait Mardin yöresinde yaptığı yağma ve tahriplere
katılmış bulunmaları idi. Bayatlar, Avşar ve İnallular ile birlikte Safita’da
karışıklıklar çıkardılar. Tarablus valisi Bars-Bay ed-Dokmaki, Kara Yusuf’un
ülkesine döndüğünü söyleyerek onlardan yurtlarına gitmelerini istedi.[20]
Türkmenler de bunu kabul
ettiler. Fakat Bars-Bay onlar göçüp gitmeden davarlarını ele geçirmek için
üzerlerine saldırdı. Şaban ayının 16’sın da yapılan şiddetli bir savaşta
Bars-Bay yenildi. Ata Beğ Sevdün, el-Esen Demiri ile 13 Memluk askeri savaşta
öldü. Perişan bir halde geri dönen Bars-Bay Tarablus valiliğinden azledilerek
Haçlılar’dan kalan Markab kalesinde hapsedildi.[21] Bars
Bay 1,5 yıla yalan hapiste kaldıktan sonra affedilerek kendisine Dimaşk’ta 100
erlik beyliği (yüzbaşı) verildi. İşte bu emir, Tatar’dan sonra sultan olan
meşhur Melikul-Eşref Bars Bay’dır (1422-1438).[22]
Bayatlar daha sonraları
da Avşarlar ile birlikte Ak Koyunlu faaliyetlerine katılmışlardır. 1457 yılında
Dulkadirli hanedanından Kara-beğ ile Bayat beylerinden Nasır Hüseyin Beğ ve
yine Bayatlardan Abdi, Uzun Hasan Beğ’in hizmetine girdiler. Bunlar
buyruklarındaki 800 evlik Türkmen ile Amid yakınındaki Karaca-Dağ’da yurt
tutmuşlardı. Bu beyler Kara Koyunlu hükümdarı Cihan-Şah’ın Uzun Hasan beğ
üzerine gönderdiği Tarhanoğlu Rüstem kumandasındaki ordunun Amid’e yaklaştığını
haber alınca korkudan Suriye’ye gitmek üzere yerlerinden göçtüler.
Uzun Hasan Beğ, bunları
yatıştırıp geri döndürmek için oğulları Halil ve Uğurlu Mehmed ile Musullu Emir
Beğ’i gönderdi ise de onları kararlarından vazgeçiremedi. Bunun üzerine
şehzadeler onlardan bazılarının hayvanlarını yağmaladılar.[23] Bununla
beraber Amid yakınında Emir Beğ ile Tarhan-oğlu Rüstem arasında yapılan ve Ak
Koyunluların parlak bir zaferi ile sona eren savaşta, Avşarlar gibi. Bayatlar’ın
da bulunduğunu biliyoruz.
Timur’un Yozgat ve ona komşu
bölgelerdeki Kara Tatarlar’ın pek çoğunu Türkistan’a götürmesi üzerine Kuzey
Suriye’deki bu Bayatların bir bölüğü de Dulkadirli oymakları ile birlikte
Boz-Ok’ta yurt tuttu. Bayatların bu kolu Şam Boyadı adı ile anıldı.[24] Bütün
bunların dışında XVI. yüzyılda İran’da. Safevi hizmetinde mühim bir Bayat
kolunun yaşadığı görülüyor ki, bu kol Ak Koyunlular’ın başarılan Safevi
devletinin kuruluşu üzerine Kuzey Suriye’den göç etmiştir.
875 (1471) yılında
Dulkadiroğlu Şah-Suvar Beğ ile savaşmak üzere Halep’te bulunan Memluk kumandam
Yaş-Bek’in katına gelen beyler arasında Bozca-oğlu Halil Beğ de bulunuyordu.
Fakat Şeh Suvar beğ İle birlikte tutulanlar arasında onun da adı geçiyor.[25] Osmanlı
fethinin ilk yıllarında Bayatların başında gördüğümüz Bozca-oğlu Halil Beğ’in
aradaki zaman farkı dolayısı ile şahıs olduğu üzerinde kesin bir şey
söylenemiyor.
Yine adı geçen Bozca-oğlu
Halil Beğ ile çağdaş aynı aileden Sevse ve Sevindik beyleri tanıyoruz ki,
bunlar da Dulkadiroğlu Şah-Suvarın müttefikleri idiler. Diğer taraftan biz
Bozca ailesinden bazı beylerinde Uzun Hasan Beğ’in hizmetine girmiş olduğunu biliyoruz.
Safevi devrinde İran’da yaşayan Bozcalular bunların torunlarından başkası
değillerdir.[26]
Irak Bayatlarından
bahsetmek gerekirse günümüzde Irak’ta hala varlığını sürdüren Bayat
oymaklarının önemli bir bölümü, Türkmenlerle meskun yerleşim merkezlerinde
yaşamaktadırlar. Türklüğünü muhafaza eden, ancak göçebe hayatın hemen hemen
sona ediği Bayat bölgesinden göçerek, yerleşik düzene geçen pek çok Bayat
ailesi, bugün Kerkük, Tuzhurmatu, Kifri, Hanekin, Karağan ve çevresi, Karatepe
ve Musul[27]
yöresi gibi Türkmenlerin yoğun bulunduğu bölgelerde yaşamaktadırlar.
Saatçi’nin aktardığı
üzere Bayatlar Irak’ta toplu olarak şu köylerde yaşamaktadırlar; Yukarı Ali
Saray, Aşağı Ali Saray, Sındıc Kale, Pir Ahmed Ali, Hasadarlı, Süleymanbeğ,
Muradlı, Bisas, Lukum, Abbud, Amirli, Sayyad, Biravcılı, Karanaz, Zengülü,
Başagelen, Çardağlı, Bablan, Kuşçu ve Üçtepe.
Anadolu da ki bazı Bayat
aşiretleri ise şunlardır; Şambayadı Aşireti, İsmail-li Aşireti, İlbeyli
Aşireti, Bahşi Aşireti, Onar-Anar Aşireti, Çakal Bayadı Aşireti, Pehlivanlı
Aşireti, Kuzugüdenli Aşireti, Sarıcalar Aşireti, Barak AşiretiAşir, Beyzeki
Aşireti (Bezek-Beyzeki- Şeyh Bezenli, Baziki-Şıhbızınlı,Beyzavi-Beygazi
Aşireti), Okçu-Okciyanlı Aşireti, İzzettinli Aşireti, Salarlı Aşireti, Solak
Aşireti, Ceriganlı Aşireti, Ahçı Kozi Aşireti, Kozan Aşireti, Şarkıyan Aşireti,
Mestan Bey Aşireti (Mutsan Mutsak), Karsan-Kars Aşireti, Sevindik Aşireti, Evci
Aşireti, Bayan Aşireti, Kotan-kal Aşireti, Kazak Aşireti , Kanglı-kadlı Aşireti
(Kadılı Kanlı Kangı)., Karagöz Aşireti, Eldelek Aşireti, Kaçar-Macar-Mercan
Aşireti, Koca-oğlu Aşireti, Ağcalı (Akçalı) Aşireti, Akçakoyunlu Aşireti, Hışır
Aşireti, Yerköylü Aşireti, Harun-Yapaltınlı Aşireti, Karaca-kürt (kurt)
Aşireti, Yağmur Aşireti,Türgiş Aşireti (Dürkeş Türkeş Dirkeş Dirşek Tirkeş
Dirkeş Tirkeşkaya Dirkeşkaya Türkeşan), Kara-bıyık Aşireti, Terkan Aşireti
(Tarkan Türkan Tırkanlı Terkian Tirken Terkişan Türkeşan), Erayhan Oymağı,
Türkan-lı Aşireti (Tırkanlı), Karlıklılar Aşireti, Çorum Kürdü ‘Lek’ Aşireti,
Akbaş-oğlu Aşireti, Hacılar Aşireti, Kıran Aşireti ve Karmış Oymağı gibi.[28]
[1] Sümer, a.g.e., s.235.
[2] Ebulgazi Bahadır Han, a.g.e., s.49.
[3] Editör: Hasan Erbay, Dede Korkut Kitabı, Türkiye Odalar Ve Borsalar Birliği, Ankara, 2014, C: I, s.37,
[4] Sümer, a.g.e., s.236.
[5] Fuad, Köprülü, Tarih Araştırmaları I, Akçağ Yayınları, Ankara, 2006. s.18.
[6] Sümer, a.g.e., s.235.
[7] Sümer, a.g.e., s.236.
[8] Sümer, a.g.e., s.236.
[9] Sümer, a.g.e., s.237.
[10] Köprülü, a.g.e., s.20.
[11] Köprülü, a.g.e., s.20.
[12] Köprülü, a.g.e., s.21.
[13] Sümer, a.g.e., s.236.
[14] Sümer, a.g.e., s.236.
[15] Sümer, a.g.e., s.236.
[16] Sümer, a.g.e., s.237.
[17] Sümer, a.g.e., s.238.
[18] Köprülü, a.g.e., s.22.
[19] Köprülü, a.g.e., s.22.
[20] Köprülü, a.g.e., s.23.
[21] Sümer, a.g.e., s.237.
[22] Tufan, Gündüz, Anadolu’da Türkmen Aşiretleri, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 2015. s.26.
[23] Sümer, a.g.e., s.237.
[24] Sümer, a.g.e., 238.
[25] Gündüz, a.g.e., s.28.
[26] Sümer, a.g.e., 239.
[27] Saatçi, a.g.e., s.25.
[28] Gündüz, a.g.e., s.29.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder