Alkaevli boyunun Divân-ı Lügati’t-Türk’e göre tanımlanmış tamgası.
Boyun adı Kaşgarlı’da Alka Bölük, Reşideddin’de
Alkavlı Avul[1],
Yazıcıoğlu’nda Alka Evli,[2] Ebülgazi’de
Alka İvli şeklindedir. Ongunu ise küyenek (kerkenez) Adın ikinci sözcüğü “bölük,
avul, evli” açıktır. Avıl, Türkiye Türkçesinde “ağıl”dır ve çoğu Türk lehçesinde
“köy” anlamına gelir. Alka sözü, övmek manasındaki alka- fiilinden türemiş
olabilir.[3] Anlamı “övülmüş
olan” şeklinde düşünülebilir. Görüldüğü gibi, Kaşgarlı Mahmut’ta Alka-Bölük,
Reşiduddin’de Alkaravlı şeklinde yazılan bu Oğuz boyuna mensup bir oymağa veya
bir yer adına hiç bir yerde rastgelinememiştir.
Bunun sebebi nedir? Bu hususta kesin bir şey
söylemek mümkün olmuyor. Bugün Türkiye’de Zonguldak’la Safranbolu kazasına
bağlı Halka-Evli köyü ile yine aynı ülkede görülen Halka Avlu hatta Halkalu
şeklindeki yer adlarının bu boyla ilgili olup olmadığı üzerinde kesin bir şey
söylenemiyor.[4]
Günümüzde kendisini İlbeyli olarak kabul
eden ve ağırlıklı olarak Sivas şehir merkeziyle şehrin güneybatısında kırk iki
köyde yaşayan bu topluluğun kökenine ait bilinenler, bunların güneyden, Halep
bölgesinden geldiği yönündeydi. Bu bilgi doğru olmakla birlikte, Halep’ten
önceki vatanlarının neresi olduğu, bir soru olarak zihinlerde yer etmişti.
İşte son yapılan çalışmalar bu konudaki
soruları ortadan kaldırmış durumdadır. Gerek atıfta bulunulan Ağacan Beyoğlu’nun
kapsamlı eseri, gerekse Sovyet Rusya’nın dağılmasından sonraki kültürel
çalışmalar, Sivas İlbeylilerinin asıl vatanlarının günümüzdeki Türkmenistan
coğrafyası olduğunu ortaya koymuştur. Bunların yirmi dört Oğuz boyundan
Alkarevli boyuna mensup oldukları da ortadadır.[5] 13.
asırda Orta Asya’dan Anadolu ‘ya vuku bulan göçler sırasında İlbeyli
Türkmenleri Halep yoluyla Sivas’a gelmişlerdir.
Yaklaşık beş asırlık konar-göçer hayatından
sonra 18. Asırda yerleşik düzene geçen İlbeylilerin meskûn oldukları bölgede
aynı isimle kaza teşkilatı oluşturulmuş; İlbeyli kazası bu statüsünü iki asra
yakın korumuştur. Osmanlı’nın son döneminde nahiye haline getirilen İlbeyli,
daha sonra bu konumunu da kaybetmiştir. Cumhuriyet döneminin ekonomik ve sosyal
şartlarından dolayı şehir merkeziyle birlikte büyük şehirlere de göç eden bu
insanlar kendilerini hala İlbeyliler olarak tanımakta; akrabalarının yaşadığı
kırk iki köyün bulunduğu bölge de halk arasında İlbeyli olarak bilinmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder