Oğuz kelimesinin kökeni ile ilgili birçok
fikir ortaya atılmıştır. Kelimenin boy, kabile mânâsına gelen “Ok” ve
çokluk eki olan “z”nin birleşmesinden “Ok-uz” (oklar, koylar)
anlamında olduğu ileri sürüldüğü gibi, oyrat (haşarı, yaramaz) kelimesinin
eş anlamlısı
olduğunu iddiâ edenler de vardır. Ancak kelime, Anadolu ağızlarında
“halim selim, ağırbaşlı” mânâlarına da kullanılmaktadır.
Bizans kaynaklarında OvÇoı (Uz) olarak geçer. Rus ve Hazar kaynaklarında Tork denir.
Amerikan Türkolojisinin ünlü isimlerinden Peter Golden; “Oğuz, akrabalık ifade
eden Türkçe oğ/uq kökünden türemiştir”[1] ifadesi ile Oğuz adının aslında akrabalar ya da boylar arasında oluşturulmuş
boylar birliği anlamına geldiğini yani akrabaların ortaya getirdiği bir
konfederasyon olduğunu ifade etmiştir.
Macar Türkolog J. Nemeth ise Oğuz adını ok+uz
şeklinde tespit etmiştir. [2] Zaten
ok’un boylar anlamına geldiği bilinmekle beraber ‘‘z’’ sesi ile boylar manasına
geldiğini de anlamaktayız. Örneğin Batı Göktürk devletinin on boydan meydana
geldiğini bilmekteyiz o halde bu “On-ok” manasına gelmektedir.
Orta Çağ Arap-Fars kaynaklarında Oğuz ve
Türkmenler hakkında ki ilk bilgilere IX-X. Yüzyıllarda neşredilen eserlerde
rastlanmaktadır. Arapların Oğuzlara “Guz” adını verdiğine bu kaynaklarda
rastlamakla beraber Türkmen adını ise Türk men “ben Türküm”, Türk men “Türk
insanı”, Tyurkman, Tyurkban > Türkmen “Türkler’in yurdu”, Türk iman >
Türkmen “İmanlı Türk”, Tirkeman > Türkmen “ok atıcı halk”, Türkmen “Türklerin
esası, hakiki Türk”, Türk-manend > Türkmen “Türk’e benzer” gibi değişik
anlamlarında açıklanmıştır[3].
Ok’un boy anlamına geldiğini yukarıda ki
ifadelerden anlıyoruz. Ayrıca Oğuzlar Üçoklar ve Bozoklar olarak iki kola
ayrılmış bu iki kol kendi aralarında on iki boya ayrılmıştır. Bilinen en eski
yazılı Türk metinlerinden olan Orhun Abideleri’nde Oğuzlardan bahsedilmektedir.
Bu kitabelerden anlaşıldığına göre Oğuzlar zaman zaman isyan etseler ve
yönetimi ele almak için mücadelelerde bulunsalar da Göktürk Devleti’ni
oluşturan iki temel topluluktan biridirler. “Oğuz Kağan genealojik hikâyelerde
Türklerin ilk atası olarak nitelendirilmektedir”.[4]
İlk zamanlar Üçok ve Bozok adlarıyla iki ana
kola ayrılmış olan Oğuzlar, daha sonraki devirlerde, Dokuz Oğuz, Altı Oğuz, Üç
Oğuz adlarında boylara da ayrıldılar. Oğuzlar, yirmi dört boydan meydana
gelmişti. Bunlardan on ikisi Bozok, on ikisi Üçok koluna bağlıydı. Tarihçiler,
hazırladıkları cetvellerde Oğuz boylarının adlarını, sembollerini ve
ongunlarını (armalarını) göstermişlerdir.
Buna göre, Bozoklar; Kayı, Bayat,
Alka Evli, Kara Evli, Yazır, Dodurga, Döğer, Yaparlu, Afşar, Begdili, Kızık,
Kargın; Üçoklar ise; Bayındır,
Peçenek, Çavuldur, Çepnî, Salur, Eymur, Ala Yundlu, Yüreğir, İğdir, Büğdüz,
Yıva, Kınık boylarına ayrılmışlardı. Bugün Türkiye’de yirmi
dört Oğuz boyuna ait işaret ve yer adlarına çok rastlanmaktadır.
Göktürklerin yıkılmasından sonra Türk
dünyasında iktidarı Uygurların devraldığı dönemde de Oğuzlar, Uygur Devleti’nin
dayandığı iki unsurdan biri olmuşlardır. Uygurların
yıkılmasından sonra X. ve XI. yüzyıllarda Oğuzlar, Hazar ile Sir Derya arası
bölgede ve daha kuzeydeki bozkırlarda yabguların idaresinde yaşadılar. Bu
dönemde doğularındaki Karluklar ve kuzeylerindeki Kimeklerin Kıpçak boyuyla
savaşlar yaptılar. Bu bölgedeki Peçenekler’i yenerek Karadeniz’in kuzeyine
sürdüler.
Bilinmeyen sebeplerle yabgular idaresinin
ortadan kalkmasından sonra Oğuz grupları Selçuklu idaresinde toplandılar. XI.
yüzyılda küçük bir Oğuz kolu Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa’ya ilerlemekle
birlikte Selçuklular idaresinde Oğuz kitleleri İran, Irak, Suriye ve Anadolu’ya
yayılarak buralarda yeni beylikler, devletler kurup buraları kendilerine yeni
yurt edindiler.[5] Oğuzların ismi hakkında genel manada kabul
görmüş olan bir diğer fikirde Oğuz Kağan isimli tarihi şahsiyettir. Oğuz Kağan’ın
tarihi şahsiyet olması Oğuz-name ya da Oğuz Kağan Destanı adı verilen belgelere
veya destanlara dayanır.
[1] Golden, Peter, Türk Halkları Tarihine Giriş, Osman Karatay(Çev.) İstanbul: Ötüken Yayınları, 2013. s:217
[2] Faruk Sümer, "Oğuzlar", İslam Ansiklopedisi, 9. cilt, İstanbul 1988, s. 379.
[3] Belirsiz.
[4] Gamirzan, Davletşin, Türk Tatar Kültür Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2013, s.17. Çev. Albina Tuzlu.
[5] Faruk Sümer, "Oğuzlar", İslam Ansiklopedisi, 9. cilt, İstanbul 1988, s. 378-383.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder